
ODTÜ koridorlarında yürürken duyacağınız ilk şey, “Yorum yapmadan duramıyoruz!” cümlesi olabilir. Çünkü bu kampüste her fikir, her eleştiri ve hatta her şaka, kolektif bir bilincin parçası. ODTÜ’lüler için yorum, “sessiz kalma”nın değil, “dünyayı anlamlandırma”nın bir yolu.
“Bu Ders Neden Böyle?” – Akademide Yorumun Gücü
ODTÜlüler kantininde bir masaya oturduğunuzda, yan masadan gelen tartışmalar genelde şöyle başlar:
– “Hocanın verdiği proje çok teorik, pratiğe dönük değil!”
– “Ama bence bu teori, ileride endüstriyel problemleri çözmek için temel oluşturuyor.”
İşte ODTÜ’lünün yorum tarzı: Eleştirirken alternatif sunmak, tartışırken öğrenmek. Ders değerlendirme anketleri bile “not vermek”ten çok, “nasıl daha iyi olabilir?” sorusuna cevap arar.
Sosyal Medyada ODTÜ Yorumları: Mizah + Analiz
ODTÜ’lülerin Twitter’daki yorumları, adeta bir “zekâ şöleni”dir:
– “Kütüphane önünde sincap sayısı, öğrenci sayısını geçti. Artık derslerimizi ağaç dallarında işleyelim. 🌳🐿️ #ODTÜDoğayaDönüş”
– “Rektörlük binasına yeni boya mı attılar? Kesinlikle Pantone 3425 – ODTÜ Yeşili değil. Renk uzmanlarıyla görüşelim! 🎨 #KampüsEstetiği”
Bu yorumlar, sadece gülmek için değil, kampüsün nabzını tutmak için de yazılır.
“Yorum Yap, Çayını Al!” – Kolektif Bilincin Doğal Ritüeli
ODTÜ’de yorum yapmak için resmi bir davete ihtiyacınız yok. Çay bahçesinde yanınıza oturan biri, aniden şunu sorabilir:
– “Sence METU-GATE’teki heykel, kampüs ruhunu yansıtıyor mu?”
Bu soru, 10 dakika içinde sanat tarihi, mühendislik ve felsefe içeren bir sohbete dönüşür. Çünkü ODTÜ’lüler için yorum, disiplinlerarası bir köprüdür.
Yorumla Büyüyen Bir Gelenek: ODTÜ Forumları
Her yıl düzenlenen “Öğrenci-İdare Diyaloğu” etkinliklerinde, öğrenciler yönetime doğrudan yorumlarını iletir:
– “Yemekhanedeki vegan seçenekleri artırılmalı.”
– “Bisiklet yollarına gece aydınlatması lazım!”
Bu yorumların çoğu, birkaç ay içinde somut adımlara dönüşür. Çünkü ODTÜ’de “laf” değil, “eylem” üretilir.
“Yorum Yapmazsam ODTÜ’lü Değilim!” – Mezunların İtirafı
Kampüsten ayrılsalar da ODTÜ’lülerin yorum yapma alışkanlığı bitmez:
– LinkedIn’de eski bir hocanın makalesine yorum: “Hocam, bu veri setini Python yerine R ile analiz etsek daha etkili olmaz mı? 🧐 #ODTÜTavsiyesi”
– Mezunlar buluşmasında nostaljik çıkış: “Bizim zamanımızda yemekhane kuyrukları daha uzundu, şimdikiler şanslı! 😄”
ODTÜlüler yorum, “Ben de varım!” demenin en samimi hali. İster bir dersle ilgili olsun, ister kampüsteki bir çiçekle… Buradaki her ses, bir diğerine ilham olur. Çünkü ODTÜ ruhu, “Suskun kalma, katkı sun!” der.
Konuk: Eren Kaya (ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği 3. Sınıf Öğrencisi, ODTÜ Robot Topluluğu Üyesi)
Soru: ODTÜ’de projeler genellikle “takım çalışması”yla ilerliyor. Bu kültürün sırrı nedir sence?
Eren: (Gülüyor) Biz burada “tek başına kahramanlık” değil, “takımca kazanan köylü” mantığıyla hareket ederiz. Mesela geçen sene Robot Yarışması’na hazırlanırken, yazılım ekibimizde bir hata çıktı. Makine mühendisliğinden bir arkadaş, “Ben Python biliyorum, yardım edeyim” dedi. Sonra endüstriyel tasarım öğrencisi, robotun gövdesini yeniden çizdi. Kantinde 3 gece sabahladık, çay içe içe problemi çözdük. ODTÜ’de herkesin bir “yan yeteneği” vardır; önemli olan o yeteneği ortaya çıkarmak!
Soru: Peki bu kadar yoğun tempoda motivasyonunuzu nasıl koruyorsunuz?
Eren: Bence kampüsün enerjisi bulaşıcı. Sabah 8’de derse giderken bile METU-GATE’te birilerinin gitar çalıp şarkı söylediğini görürsün. O an içine “Burada imkânsız yok!” hissi doluyor. Bir de hocalarımızın “Deneyin, yıkılın, yeniden yapın!” tavrı motive edici. Mesela, geçen hafta laboratuvarda drone’umuz havada takla attı. Hocamız, “Müthiş, en azından uçurabildiniz!” diyerek çikolata ikram etti.
Soru: ODTÜ’lülerin sosyal medyadaki esprili ve eleştirel yorumları dikkat çekiyor. Bu mizah anlayışı gerçek hayatta da var mı?
Eren: (Kahkaha atar) Kantin sırasında beklerken bile “acil durum” mizahı yapıyoruz. Geçen gün, “Yemekhanede nohut varsa, bizde de metan gazından proje çıkar!” diye espri yapan bir arkadaş, ertesi gün Biyogaz Kulübü’nün afişini asmıştı. Mizah, bizim için stres atma aracı değil, “yaratıcılık tetikleyicisi”. Hatta kulüp afişlerimizde bile espri olmazsa olmaz: “Kod yazmak istemiyorum diyenler, buraya! (Kod yazacaksınız.)”
Soru: Peki ODTÜ’de “başarısızlık” nasıl karşılanıyor?
Eren: Burada başarısızlık, “Sonraki deneme için veri” demek. Robotumuz yarışmada düştüğünde, sosyal medyada “ODTÜ’lüler yerçekimine yenik düştü!” diye paylaşım yaptık. Sonra o videoyu analiz edip, iki hafta içinde yeni bir prototip yaptık. Hatta Makine Mühendisliği’nden bir ekip, bize “Bu sefer kanat ekleyelim, belki uçar!” diye destek oldu.
Soru: Mezun olduktan sonra bu kültürü nasıl taşıyacaksın?
Eren: Mezun bir abimiz bize şunu demişti: “ODTÜ’de öğrendiğiniz ‘takım ruhu’, iş hayatında sizi farklı kılıyor.” Ben de gittiğim her yere “ODTÜ çay bahçesi” ruhunu götürmek istiyorum. Yani; fikri olan herkesi dinlemek, “Bu nasıl daha iyi olabilir?” diye sormak ve ara sıra “Hadi biraz çılgınlaşalım!” demek…
Soru: ODTÜ’ye yeni başlayacaklara tek bir tavsiyen olsa?
Eren: “Korkma, katıl!” Kampüste gördüğün her kulüp standına uğra. İlk hafta “Ben mühendisim, tiyatroyla ne ilgim var?” deyip ertesi gün sahne ışıklarında bulabilirsin kendini. Burada sınırlar, senin hayal gücünle çiziliyor.
Söyleşi Sonrası Not:
Eren, elinde çayıyla ekliyor: “ODTÜ’de herkes biraz ‘deli’dir. Ama bu delilik, dünyayı daha iyiye taşıma deliliği!”